Ocak 2016 ~ BilgiBebek <!--Can't find substitution for tag [bilgibebek.blogspot.com.tr.anasayfa]-->

29 Ocak 2016 Cuma


Zika virüsü Avrupa ülkelerine sıçradı ve tüm dünyada kırmızı alarm verildi.

Zika virüsü 1947 yılında Uganda'nın Zika ormannlarında maymun türlerinde görülmüştü. Bu virüs sivrisinek aracılığıyla yayılarak 2015 yılında Brezilya'da patladı.

Bilim adamları, Aedes cinsi sivrisineklerin hamile kadınlara bulaştırdığı Zika virüsü ile bulaşan bu hastalıkla yeni doğmuş bebeklerde nöro-gelişimsel bozukluğa yani "mikrosefali (küçük kafa yapısı)" görülmeye başlandığını açıkladı.

Şuana kadar, Zika virüsü bulaşan 51 bebeğin hayatını kaybettiği ve bu virüsün hızla yayıldığı biliniyor.

Zika Virüsü'nün Belirtileri;

  • Yüksek ateş,
  • Gözlerde kızarma,
  • Kusma,
  • Döküntü,
  • Baş, kas ve eklem ağrısı,
  • Grip
Bu belirtiler görültüğü taktirde hemen bir sağlık kuruluşuna başvurunuz. Ertelememenizi şiddetle tavsiye ediyoruz.



Şuanda Güney Amerika'da yayılmaya devam ettiği söyleniyor.Brezilya'da Ekim ayında 3.500 bebeğe zika virüsü(mikrosefali) teşhisi konuldu.
 Zika Virüsü'nden korunmak için Brezilya'da halkın sivrisinek ısırıklarından korunmalarını ve kadınların hamile kalmamalarını önerildi. ABD Kadın Hastalıkları ve Jinekologlar Amerikan Koleji Başkanı Dr. Mark Defrancesco virüsün görüldüğü bu riskli bölgelere hamile kadınların seyahat etmemesi gerektiğini söyledi. 

Bilim adamları Zika Virüsü için aşı testlerine  2 yıl sonra başlanabileceğini ve kurul kararı ile tüm dünyada bu geliştirilecek aşının en az 10 yılda kullanılabileceğini açıkladı.

26 Ocak 2016 Salı

Pedagog Mehmet Teber, “Böyle bir sistemde öğrenciler eğitilmez, yarıştırılır. İşin içine yarış girdiğinde diğer tüm değerler kaybolur. Eğitimin amacı olan kÂmil insan yetiştirmek gider, başarılı insan yetiştirmek gelir.”

Sürekli değiştirilen eğitim sistemine adaptasyon sürecinde ne gibi problemler ortaya çıkıyor?
Eğitim sisteminin sürekli değişmesi bu işi planlayanların zihninde bir eğitim yaklaşımı ve felsefesi olmadığının bir işareti gibidir. Deneme yanılma yoluyla doğruya ulaşma en basit yollardan biridir. Eğitim sistemi değiştikçe öğretmen, öğrenci ve idarecinin motivasyonu düşer. Velinin kafası karışır. Eğitime olan güven azalır. Her değişim ise sonrasında bir uyum ve duraksama sürecini getirir.

“Sürekli kazanmak ve yüksek puan almak zorundasın” kuralına dayalı bir eğitim sisteminde öğrenciler nasıl bir psikolojiye sahip oluyor?
Böyle bir sistemde öğrenciler eğitilmez yarıştırılır. İşin içine yarış girdiğinde diğer tüm değerler kaybolur. Eğitimin amacı olan kâmil insan yetiştirmek gider, başarılı insan yetiştirmek gelir. Sürekli yarışma ve yarış halinde olmak ise öğrencilerin psikolojisini alt üst eder. Düşünün buradan Ankara’ya kadar araba ile yavaş yavaş gidip öğrenmek, etrafı seyredip keşfetmek varken, yarış olduğunda tüm güzellikler görünmez olur ve tüm yol stresli geçer. Yarış sürecinde de öğrenci edindiği bilgilerin değerini kaybeder sadece o bilgileri bir soru, bir test şıkkı olarak görür. Vücudu da haddinden fazla stres hormonu ile yüklenmiş olur.



Yeterli puan alamadığı için istemediği okula gitmek zorunda kalan gençlerin psikolojisi nasıl olur?
İnsan istemediği bir okulda ne kadar verimli okuyabilir ki. Ülkemiz üniversitenin ilk bir iki yılını okuyup sonra okulu bırakan bir sürü öğrenci ile dolu. Ya da üniversiteyi bitirdikten sonra mezun olduğu bölümle ilgili değil, başka alanda çalışan. Bunların hepsi istemediği bölümde okumanın sonucu ve büyük bir insan ve kaynak israfı.

Öğrencilerin bireysel yeteneklerine göre yönlendirilmesi ve sevdikleri alanda çalışmaları ne kadar önemli?
Bir eğitim sisteminin en önemli işi bu. Bunu yapmadıktan sonra eğitimden bahsetmenin anlamı yok. Eğitimin amacı bu zaten.

Türkiye, “düşük seviyede İngilizce bilen ülkeler” kategorisinde yer alıyor, yabancı dil öğrenmekte neden zorlanıyoruz?

Eğitim sistemindeki yanlışlar nedeni ile dile karşı ön yargımız oluştu. Dili bir matematik gibi bölümlere ayırıp öğretmeye çalıştık. Grameri binlerce parçaya bölüp öğrettik. Bir bütün olarak dili ele alamadığımız için öğretmeyi beceremedik. Turistik yerlerde ayakkabı boyayan çocuklar okulda 10 sene İngilizce öğrenenlerden daha çok İngilizce biliyorsa dil öğretim yöntemimizi sorgulamak gerekir.

4+4+4 eğitim sistemi uygulanmaya başladıktan sonra velilerden size yansıyan olumlu / olumsuz değerlendirmeler var mı, varsa neler?
Çocukların okula başlama yaşının erkene çekilmesi en büyük zorluk oldu, ama sonra bu düzenlendi ve zorunluluktan çıkarıldı. En büyük zorluk küçük çocukların okula alışamamasıydı. En büyük güzellik ise ilkokul öğrencilerini ergenlik çağına gelen ortaokul ergen öğrencilerinden ayırmak oldu.

Analitik düşünmeye ve yorumlamaya değil de ezbere dayalı bir eğitim sistemi devam edebilir mi, sistem nasıl değiştirilmeli?
Devam etmesini isterseniz eder. Bu soru çok uzun cevap gerektirir, ama bu ülkenin tüm düşünürleri bir araya gelip eğitim sistemi üzerine yeni bir kurgulama yapmalı.

Dünyada zilsiz, karnesiz hatta sınavsız eğitim modelleri tartışılırken, biz bunun neresindeyiz? Mevcut şartlar göz önüne alındığında bu sistemlerin pratik uygulaması ülkemize ne kadar uygun?
Biz daha emekleme aşamasındayız. Eğitimin fiziksel şartlarını -sınıf mevcudu, okul donanımı, teknolojik imkânlar, öğretmen sayısı - iyileştirmekle meşgulüz. Sanırım fiziksel imkânlar artık ideale yaklaştığında o zaman eğitimin felsefesini konuşacağız. Bahsettiğiniz uygulamalar o zaman gündeme gelecek.

13 Ocak 2016 Çarşamba

Çocuklarımızın davranışlarının yönetimindeki en önemli amacımız, istenmeyen davranışın yerini istenen bir davranışla değiştirebilmektir. Bu davranış değiştirme sürecinin herhangi bir zorlama olmaksızın tamamen çocuğun kendi isteğiyle ve uygun yöntemlerin kullanılması yoluyla yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde belli bir yaptırım uygulanması gerekir ki buda amaçlanan iç disiplini sağlayamaz. Davranış değiştirme ve yönetimindeki amaç; çocuklarımızın herhangi bir otorite figürü olmaksızın istenilen davranışı kendiliğinden gerçekleştirmeleridir.

İstenilen davranışı kazandırmada ödülün dengeli kullanımı çok önemlidir. Ödül ile davranışın etkili hale getirilmesi ve olumlu pekiştireç kullanarak olumlu duyguların uyandırılması amaçlanmaktadır. Çocuklar yaptıkları davranışlar için ödüllendirilirlerse, o davranışı tekrarlarlar. Bu nedenle çocuklardaki istediğimiz davranışları ödüllendirirsek böylece o davranışı arttırmış da oluruz. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta; ödülün davranışın önüne geçmesini önlemektir. Asıl amaç ödül olursa eğer, çocuklar ödül almak adına, o davranışı yapma eğiliminde olacakları için, davranışın kazandırılması ve yönetimi ikinci plana atılabilir.

İstediğimiz davranışların arttırılmasında kullanacağımız ödüller neler olmalıdır? Çocuklarımız onayladığımız ve istediğimiz davranışta bulundukları zaman övülerek, tebrik edilmeleri, sarılarak öperek, gülümseyerek onayladığımızı onlara göstermek şeklinde ödüllendirme olabilir. Yine çocuklarımızı çok istedikleri bir yere (park gibi) götürmek, yapmanızı istediği bir şeyi yapmak, küçük bir hediye vermek şeklinde örneklerle artırılabilir. Sözel olarak da övüp takdir ettiğimizi belirtmemiz gereklidir. Çocuklarımızın beğendiğimiz olumlu davranışlarının hemen arkasından, neyi beğendiğimizi ifade edip açıklayarak, her defasında ödüllendirmeliyiz. Küçük yaş grubu çocuklarda somut adımların gösterilmesi ayrıca önem kazanmaktadır. Yaptıkları her davranışın sonuçları mutlaka çocuklara bildirilmeli ve istenen davranışlar olumlu pekiştireçlerle desteklenmelidir.

Çocuklarımızın olumsuz davranışlarda bulunmaları durumunda neler yapmalıyız? Çocuklarımız olumsuz, bizim onaylamadığımız ve istemediğimiz davranışlarda bulundukları zaman, olumsuz davranış her defasında görmemezlikten gelinmelidir. Bu konuda tutarlı olunmalıdır. Bu olumsuz davranışları başkalarının ödüllendirmesine de izin verilmemelidir. Çocuklar olumsuz ve istenmeyen davranışlar sergilemeleriyle dikkat çekmekten hoşlanabilirler. Onlara kızıp küsmek bile aslında bir tür ilgi göstermek sayılabilir. Bu nedenle görmemezlikten gelinmelidir. İstenmeyen davranışlara karşı kızarak, bağırarak, küserek tepki göstermek yoluyla ilgilenmek de bu davranışları artırabilir. 


Davranışlarınızda ve tepkilerinizde tutarlı olmak her şeyden önemlidir. Bazen bazı durumlar da olur ki, çocuklarınızın istenmeyen davranışları kendine ya da çevresine zarar verici boyutta tehlikeli olabilir. Böyle bir durumda görmemezlikten gelmek uygun olmayacaktır. Bu durumda çocuğa ve zarar verici tehlikeli davranışlarına hayır denilerek, ortamdan uzaklaştırmak ya da çocuğun hareketlerini kısıtlamak gereklidir. Anne ve babaların, çocukların olumsuz davranışlarına karşı sınırlama koyup hayır dedikleri durumlarda çocuklar ağlayarak, bağırarak ya da farklı şekillerde tepki gösterip, reddedip bu tepkiyi sürdürmeleri durumunda asla geri adım atılmamalıdır. Sabırsızca davranıp pes edilirse çocuk tekrar ödüllendirilmiş olur ve istenmeyen davranışın sürdürülmesi ve desteklenmesi sağlanmış olur.

Çocuklarda davranış yönetiminin sağlanıp başarı kazandırılmasında planlı ve programlı hareket edilmeli bu çalışmaların sadece bilgi verme amaçlı olmadığı, bir davranış becerisi kazandırma işi olduğu kesinlikle unutulmamalıdır.



Anne baba olarak aile içinde, ya da okulda öğretmenler olarak, her yaştaki çocukların davranış yönetimi çalışmalarında, davranış ve beceriler için çalışma listesi hazırlanmalı buna göre takipleri yapılmalıdır. Çocukların davranışlarının yönetiminde yer alabilecek uygun görülen davranış ve beceriler şunlar olabilir:

  • Çocuğun tepkilerini uygun yöntemlerle ifade edebilme becerisi
  • Çocuğun anne ve babasına, aile bireylerine karşı davranışları ve tutumu
  • Çocuğun aile, okul ya da sınıf kurallarına uyum becerisi
  • Çocuğun arkadaşlarına karşı davranışları ve tutumu
  • Çocuğun arkadaşları ile dengeli iletişim kurma ve birlikte hareket etme becerisi
  • Çocuğun verilen görevleri yerine getirebilme gayreti ve becerisi
  • Çocuğun sorumluluk alabilme becerisi
  • Çocuğun okulda öğretmenlerine karşı davranışları ve tutumu
  • Çocuğun diğer yetişkinlere karşı davranışları ve tutumu
  • Çocuğun başkaları ile işbirliği içerisinde çalışabilme becerisi
  • Çocuğun planlı ve düzenli çalışabilme becerisi
  • Çocuğun kendi temizliğine dikkat etme ve ve çevresini temiz tutabilme becerisi
  • Çocuğun oyun kurallarına uyum becerisi
  • Çocuğun araç gereçleri dikkatli ve özenli kullanabilme becerisi
  • Çocuğun paylaşımcı ve yardımsever yaklaşımları ve tutumu
  • Çocuğun grup içerisinde sorumluluk alabilme becerisi

Çocuklarda İstenmeyen Davranışları Ortadan Kaldırma Teknikleri Nelerdir?
1. Basit ve anlaşılır kurallar koyma: Kurallar çocukları disipline etme ve kendi iç kontrollerini sağlamak amacıyla konulurlar. Uzun ve anlaşılması zor kurallar çocuklar üzerinde yeterince etkili olmazlar. Kısa ve sade, net kurallar yararlı olur. Burada olumlu pekiştireçlerin, yani ödüllerin çocuk üzerindeki etkisinin önemi unutulmamalıdır.

2. Konuşma tekniği: İstenilen ve istenilmeyen davranışlar karşılıklı yüz yüze iletişim kurularak açıkça konuşulur.

3. Dur ve düşün tekniği: Çocuklardan yapacakları bir davranıştan önce bir süre beklemeleri ve düşünmeleri istenir. Çocuğa içinden 10 a kadar say, 3 kere nefes al gibi 10-15 saniye bekleme süresince çocukların yapacakları davranışları değerlendirmeleri ve istenilir olup olmadığını değerlendirmeleri, böylece, alternatif bir davranış düşüncesi üretmeleri amaçlanır.

4. Günlük davranış tablosu hazırlama: Çocuğun gün içerisinde yapması gerekenler, kurallar ya da ödev ve sorumluluklar gibi konularda tablo hazırlanabilir.

5. Başkalarından öğrenme ve çocuktan çocuğa tekniği: Çocuğun başka birinden öğrenmesi ya da başka birine öğretmesi yöntemidir. Bazı kuralları ya da davranışları, başkalarından örnek alarak öğrenmesi ya da başkalarına öğreteceği düşüncesiyle dikkatle öğrenmesi yöntemidir.

6. Öğren-anlat tekniği: Çocuğun kuralı ya da davranışı anlaması yöntemidir. Çocuk bizzat katılır. Hem çocuğun kavrama düzeyi anlaşılır, hem de pekiştirme sağlanmış olur.

7. Somut örnekler kullanma ve konunun güncel yaşamla bağlantısını kurma: Davranışın güncel yaşamdaki önemi bol ve somut örneklerle, zaman zaman hikaye ile vurgulanarak anlatılır.

8. Öğrenen merkezli eğitim ve aktif katılım tekniği: Çocuğunda sık sık soru sorabileceği, konuşup tartışabileceği, fikir üretip paylaşabileceği bir ortam oluşturulur.

Tüm bu yöntemlerin dışında çocuklarımızın davranışlarının yönetiminde drama ve oyun teknikleri, rol oynama, hikâye ve hikâye tamamlama, video ve filmlerde yararlı olacaktır. Tüm bu yöntemlerin kullanılmasında çocukların yaş gruplarına dikkat etmek gereklidir. Her yöntemi her yaşta değil, doğru yaşta doğru yöntem ve teknikleri kullanmak daha etkilidir.

Uzman Pedagog Nilüfer Evgin

Sosyal Paylaşım Sayfaları

sosyal sitesosyal sitesosyal site

Taze Yayınlar

Takipçilerim

Popüler Yazılarımız

Sayfa Görüntüleme Sayısı


Bumerang - Yazarkafe

Bumerang - Yazarkafe

Bloğumuza Birde Burdan Bakın ツ